1. Mikro Servislerin Aşırı Küçük ya da Aşırı Büyük Olması
Mikroservis mimarisinin en büyük avantajlarından biri, uygulamaların küçük, bağımsız parçalar halinde bölünmesidir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var: mikroservislerin ne çok küçük ne de çok büyük olmamaları gerekir.
Çok küçük mikroservisler, bakım ve iletişim gereksinimlerini artırarak yönetimi zorlaştırabilir. Aynı şekilde, çok büyük mikroservisler, tek bir hizmetin içinde fazla iş yükü birikmesine yol açabilir ve bu da ölçeklenebilirlik problemlerine neden olabilir.
Doğru bir yaklaşım, her mikroservisin belirli bir işlevi yerine getirmesi ancak bu işlevin çok büyük ya da küçük olmaması gerektiğini unutmamaktır.
2. Karmaşık İletişim Protokollerine Güvenmek
Mikroservisler arasında doğru iletişim sağlamak, başarılı bir dağıtık sistemin temelini oluşturur. Ancak, geliştiriciler genellikle karmaşık iletişim protokollerini seçerek, gereksiz yere mikroservislerin arasındaki iletişimi zorlaştırır. Özellikle, RESTful API'ler, gRPC gibi protokoller bazen gereksiz yere karmaşık hale gelebilir.
İletişimde basitliği tercih etmek her zaman daha iyi bir seçenektir. Örneğin, protokoller arası uyumsuzluklar ve hata yönetimi karmaşası, performansı olumsuz etkileyebilir.
3. Dağıtık Veri Yönetimi Sorunları
Mikroservisler, veri yönetimini genellikle merkezi bir veritabanı yerine her servisin kendi veritabanına sahip olduğu bir yapıyla ele alır. Ancak, bu yaklaşım, veri tutarsızlıklarına ve dağıtık sistemin yönetim zorluklarına yol açabilir.
Veri tutarlılığını sağlamak için uygun stratejiler geliştirilmeli ve örneğin, eventual consistency (sonraki tutarlılık) gibi modern yaklaşımlar benimsenmelidir. Ayrıca, verilerin şifrelenmesi ve izlenmesi, güvenlik sorunlarını engellemek için kritik öneme sahiptir.
4. Mikroservislerde Yetersiz Hata Yönetimi ve İzleme
Mikroservis mimarisi, dağıtık bir yapıda çalıştığı için hata yönetimi oldukça önemlidir. Ancak, birçok geliştirici, mikroservislerin izlenmesi ve hata yönetimi konusunda eksik önlemler alır.
Loglama, izleme ve hata raporlama araçlarını doğru bir şekilde entegre etmek, mikroservislerin verimli bir şekilde çalışmasını sağlar. Bu araçlar, potansiyel sorunları erken aşamada tespit etmeye yardımcı olur ve sistemin genel sağlığını izlemeye olanak tanır. Örneğin, Prometheus veya ELK stack gibi araçlar, mikroservislerin izlenmesinde güçlü seçenekler sunar.
5. Yetersiz Test Stratejileri
Mikroservisler, bağımsız çalışan modüller olduğu için, her bir servisin doğru bir şekilde test edilmesi gerekir. Ancak bazen, mikroservislerin entegrasyon testleri göz ardı edilir veya sadece birkaç temel test yapılır.
Yeterli test stratejileri oluşturarak, hem bireysel servislerin hem de servisler arası etkileşimin doğru çalıştığından emin olabilirsiniz. Test otomasyonu ve sürekli entegrasyon (CI/CD) süreçlerini kurarak, yazılım geliştirme sürecinin her aşamasında kalitenin korunmasını sağlayabilirsiniz.
Sonuç olarak...
Mikroservis mimarisi, yazılım geliştirmede güçlü bir araç olsa da, doğru tasarlanmadığında ve yönetilmediğinde karmaşık sorunlara yol açabilir. Yukarıda bahsettiğimiz yaygın hataları göz önünde bulundurarak, mikroservislerinizi daha verimli, ölçeklenebilir ve sürdürülebilir bir şekilde tasarlayabilirsiniz. Geliştiricilerin bu hatalardan kaçınarak, daha sağlam bir yazılım mimarisi oluşturması, hem projenin başarısını artırır hem de kullanıcı deneyimini iyileştirir.